Ahmet Karadağ ile Tutsaklığın Üç Hâli Üzerine Bu söyleşi www.ishakedebiyat.com adresinde yayımlanmıştır. Franz Kafka’nın Dönüşüm’ünden bir epigrafla başlayan ilk öyküden ve Dr. Ahmet K.’nın kırkıncı yaş gününün sabahına bir değişimle uyanmasından yola çıkarak sormak isterim, içi yazma isteğiyle dolu bir insan olarak uyanmak bir insanın başına gelebilecek en kötü şey midir? Yazmak nereye kadar hastalıklı nereden sonra şifalıdır, bu konuda ne dersiniz? Psikiyatrlar kimi danışanlarına “yazın” der, sizce neden? Yazmanın bir hastalıktan ziyade kemoterapi gibi, ameliyat gibi ağır bir tedavi yöntemi olduğunu düşünüyorum. Belki bir sabah böyle bir tedaviye ihtiyacı olarak uyanmak, başa gelen en kötü şey olabilir. Bir hastalığınız var ve tedavisi yazmak gibi ağır bir eylem. Eskiler “dertli söylegen” olur demişler. Yazmak da söylemenin bir çeşidi aslında. Yazarak içinizdeki cerahate neşter atıyorsunuz, akıtıyorsunuz apseyi. Acıtıyor elbet, kanatıyor, belki okuyanı da yaranızı, ceraha...
Ankara'da yaşıyor, Pediatrist, Yazı Emekçisi Tutsaklığın Üç Hali (Öykü, 2022) Dirlik Düzenlik Apartmanı (Öykü 2024) Birgün Gazetesi, Bianet, Edebiyathaber, Oggito, Veveya Net (Edebiyat üzerine yazılar)