Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dirlik Düzenlik Apartmanı: Bir Türkiye panoraması

  Hüsetin Bul Gazete Duvar için yazdı  Ahmet Karadağ, 'Tutsaklığın Üç Hali' (Klaros Yayın) öykü kitabından sonra Mahal Yayınları’ndan ikinci öykü kitabı 'Dirlik Düzenlik Apartmanı’yla okuyucusunun karşısına çıktı. Apartman, Türkiye’nin küçük bir izdüşümü şeklinde tasarlanmış. Keşler, konsomatrisler, dinciler, dindarlar, fırsatçılar, kanundan kaçıp saklananlar, ihalenin musluğunu kendine bağlayanlar derken neredeyse her türden insanın yaşadığı köhne bir sokaktaki dört katlı bir bina. Kitap, uzun altı öyküden oluşuyor. Öyküdeki karakterler bir sonraki anlatıda okuyucunun karşısına kendi hayat tarzıyla, sokağa baktığı penceresiyle arzıendam ediyor. Farklı meslekteki karakterlerin hayata tutunma hikayelerine şahit olurken, yazar bizi yüksek dozlu kederle tanıştırmayı ihmal etmiyor. Burada hemen şu aklıma geliyor, son dönemde edebiyat çevrelerince tartışılan 'Hep aynı tarz öyküler mi yazılıyor? Öykülerdeki bu benzerlik nereye varır?' minvalindeki tartışma yeniden alevlen...

Memento Mori *– SÜR/GÜNLÜK 2-

  Bir ebenin ya da hekimin ellerinde üzerimiz kanla kaplı olarak doğup, ilk nefesi aldığımız an toplam sayısı belli olan nefeslerimizden eksiltmeye başlarız. Ucunda ölüm görünen bir yaşama başladığımızı anladığımız an da basarız yaygarayı. Göbeğimiz kesilip anneden ve korunaklı rahimden ayrıldığımızda içimizde ölüme kurulu bir saatin tik takları atmaya başlar. Ölüme bir önceki saniyeden daha yakınızdır şimdi, artık yazgımızda ölümsüzlük dışında her seçenek vardır.  Geçen hafta Alman yazar Jenny Erpenbeck ile yapılmış bir röportajda okudum; “Edebiyatın zaten özünde ölüme karşı direnmek gibi bir işlevi var,” diyordu yazar. Ölümü karşısında direnilecek bir düşman olarak görme vardı yazarın bu yaklaşımında. Edebiyatın böyle bir işlevi vardıysa neden çok büyük yüzlerce edebiyatçı ölüme karşı direnememiş de erken yaşlarda intihar ederek ölümü seçmişlerdir sorusu zihnimde belirdi. Bu yazarlar/şairler yeterince iyi edebiyatçı değiller miydi yoksa ya da ölüme karşı dirençlerinde bir ek...

TÜTÜN BAHSİ

  Dört beş yaşlarındaydım. Babamın yarı zamanlı öğretmenlik, tam zamanlı çiftçilik yaptığı kasabamızda akşam dedemin bahranası vardı. Çiftçilerin yapacak hiçbir işleri kalmadığı kışın uzun gecelerinde kasabanın yaşlılarının her hafta gruptaki birinin evinde toplanarak sohbet ettikleri, çay ve kahve içtikleri, dedikodu yaptıkları bahrana gezmesi o akşam bizdeydi. Kasabanın kalburüstü yaşlıları dedemin soba kurulu salonunda sigaranın anasını ağlatıyorlardı, göz gözü görmüyordu. Birinci’si, Maltepe’si, Bafra’sı, Samsun’u, Türk Silahlı Kuvvetler’i, Çelikhan sarması, türlü türlüsünün hakkını veriyorlardı. Kahveler içilmiş sohbet koyulaşmışken, bir fincan kapıp dibinde kalan telvesini yalayabilir miyim umuduyla odaya girdim. Kahve çocuğun neyine o zamanlar? “Dede, fincanları toplayayım mı, sizi şey yapmasın,” diye sordum, kendi çapımda çakalım ya. O sırada dedemin arkadaşlarından biri, “Gel lan buraya, herifsen çek şundan bir tane,” dedi. Aman demeye kalmadan dudaklarıma tutuşturdu sarma...

Yazı uçunca geriye kalan

  Yazı sözün perçinlenmesidir. Çünkü perçinlenmezse söz uçar. Söz ancak yazıyla tarihe ve sonsuza kalır. Bir söz yazıya döküldüğü an artık etten kemikten bir bedene bürünür. Söz yazıyla varoluşunu tamamlar. Ama gün gelir yazı da uçar.  Yazı uçunca geriye kalan eylemdir. Eylem her şey bittiğinde geriye kalandır. Çünkü yazı, yazıldığı yerde sonsuza kadar duracak gibi görünse de eylemle zıt düştüğü anda silinir gider. Bazen de söz yazıya değil eyleme dönüşmelidir. Eyleme dönüşmeyen söz, eyleme dönüşmeyen yazı anlamsızlaşır ve kaybolur gider.  Tolstoy sözün ve yazının uçtuğunu, kalıcı olan tek şeyin eylem olduğunu anladığı zaman onu ölüme götürecek trene biner.  Son yolculuğuna çıkar. “Savaş ve Barış”, “Anna Karenina” geride kalmıştır, artık romanlarının ötesine geçmesi gerektiğine inanır. Bir halkın kaderine ortak olmadan yazılan her şeyin anlamsızlığını fark eder. Romanları kadar uzun olmayan ama onlardan daha etkili olan ölümcül seyahatini bırakır geriye okurlarına ve...